Bu şiiri 1959'da İZMİR'in salaş meyhanelerinin olduğu AGORA semtinde içip içip, aşkını düşünürken yazmış.
Üstelik İstanbul'da Balat'ta bulunan 8 köşeli AGORA MEYHANESİ'nin varlığından da habersizmiş. Farkında olmadan bu meyhaneyi meşhur etmiş Onur Şenli. Daha sonraki yıllarda İstanbul'daki meyhaneyi merak eder ve gider. Meyhane kapalı olduğu için yan komşudan anahtarı temin ederek içeriye girer. Girdiğinde ise, gördüklerine inanamaz. Meyhane, aynı şiirinde yazdığının aynısıydı. Hem de 8 köşeli :))
Burada saçların her teline bir galon içilir
Gözlerin her rengine bir şarkı seçilir
Sen bu sekiz köşeli meyhaneyi bilmezsin
Bu sekiz köşeli meyhane seni bilir
Şiir'in şarkı olmuş hali ve..
Agora Meyhanesi
Burası agora meyhanesi
Burda yaşar,aşkların
En divanesi, En şahanesi.
Bu gece,benim gecem.
Cama vuran her damlada
Seni hatırlıyorum
Ve sana susuzluğum
Bu akşam ümitlerimi
Meze yapıp,içiyorum.
İçiyorum,içiyorum
İçiyorum,içiyorum.
..original hali.
Agora Meyhanesi
Sana bu satırları
Bir sonbahar gecesinin
Felç olmuş köşesinden yazıyorum
Beşyüz mumluk ampullerin karanlığında
Saatlerdir boşalan kadehlere
Şarkılarını dolduruyorum
Tabağımdaki her zeytin tanesine
``Simsiyah Bakışların'ı koyuyorum
Ve kaldırıp kadehimi
Bu rezilcesine yaşamaların şerefine içiyorum.
Burası Agora Meyhanesi
Burada yaşar aşkların en madarası
Ve en şahanesi
Burada saçların her teline bir galon içilir
Gözlerin her rengine bir şarkı seçilir
Sen bu sekiz köşeli meyhaneyi bilmezsin
Bu sekiz köşeli meyhane seni bilir
Burası Agora Meyhanesi
Burası arzularını yitirmiş insanların dünyası...
Şimdi içimde sokak fenerlerinin yalnızlığı
Boşalan ellerimde kahreden bir hafiflik
Bu akşam umutlarımı meze yapıp içiyorsam
Elimde değil
Bu da bir nevi namuslu serserilik
Dışarda hafiften bir yağmur var
Bu gece benim gecem
Kadehlerde alaim-i semaların raksettiği
Gönlümde bütün dertlerin hora teptiği gece bu
Camlara vuran her damlada seni hatırlıyorum
Ve sana susuzluğumu
Birazdan şarkılar susar, kadehler boşalır
Umutlar tükenir, mezeler biter
Biraz sonra bir mavi ay doğar tepelerden
Bu sarhoş şehrin üstüne
Birazdan bu yağmur da diner
Sen bakma benim böyle delice efkarlandığıma
Mendilimdeki o kızıl lekeye de boş ver
Yarın gelir çamaşırcı kadın
Her şeyden habersiz onu da yıkar
Sen mesut ol yeter ki ben olmasam ne çıkar?
Dedim ya burası Agora Meyhanesi
Bir tek iyiliğin tüm kötülüklere meydan okuduğu yer
Burası Agora Meyhanesi
Burası kan tüküren mesut insanların dünyası
Gelelim İstanbul Balat'taki meyhanenin özelliğine. Sabah Gazetesinden bir alıntı yaparak yazıyorum.
Ucuz şarap içilen bir meyhane... Her ucuz meyhanede olduğu gibi dışarıdan meze getirme özgürlüğü de bulunmakta. Adı, şimdi anıların hangi kilerindedir, bir meyhane müdavimi vardı, ki bütün işi müşterilerin ayak işlerine koşturmak... Bir bardak şaraba bir avuç sarı leblebi mi meze olacak, bu 'arkadaş' alırdı. Ya da bir paket Bafra sigarası mı? Yine bu 'arkadaş'... Ama katiyyen bu hizmeti için bahşiş kabul etmezdi. Hizmetinin karşılığı, gönlünüzden ne koparsa ya bir, ya iki bardak şaraptı. Ve her 'bardak' şarap ısmarlandığında, meyhaneci tezgâha beyaz tebeşirle bir çentik atardı. Ismarlanan şarapları da keyfince tüketirdi. Meyhanenin kapanma saati gelince, meyhane sahibi, beyaz tebeşirle attığı çentikleri sayar, o 'arkadaş'ın içtiği şarapları bu hesaptan düşer, fazlası çıkarsa da para olarak öderdi. Agora Meyhanesi, böyle bir ortamın ve aşkın şiiridir işte.. REFİK DURMAŞ
Kaynak: http://www.sabah.com.tr/Ekler/Cumartesi/Yazarlar/durbas/2009/10/10/agora_meyhanesi_nerededir