11 Ağustos 2010 Çarşamba

Dünya 2010'da, 13 Ağustos gece saat 2'ye doğru yok olacakmış..


KAYSERİ (İHA) - Adanalı inşaat mühendisi ve astroloji uzmanı Fuat Arman, dünyanın yok oluş tarihinin iddia edildiği gibi 2012 değil, 2010 olduğunu öne sürdü.
1 milyon 872 bin günlük toplam periyodun belirlenmesi için birinci olarak M.Ö. 13 Ağustos 3114 yılının c14 karbon testiyle bulunması, ikinci ise M.S. 13 Ağustos 2010 yılının keşfi. Bu tarihe rastgelen astrolojik olağanüstü diziliş" şeklinde konuştu.
Fuat Arman, ayrıca broşür bastırdığını ve bugüne kadar 2 bin adet dağıttığını belirterek, insanların ilgisizliğinden şikayetçi olduğunu kaydetti.

Yanılıp da Sultanahmet'e gitmeyin

Ramazan etkinlikleri Sultanahmet’ten Beyazıt meydanına taşındı.

İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti (AKB) Ajansı’nın da girişimiyle her yıl Sultanahmet Meydanı’nda düzenlenen Ramazan etkinliklerinin bu yılki yeni adresi Beyazıt Meydanı oldu.

Başkan Topbaş her yıl Ramazan etkinliklerinin düzenlendiği Sultanahmet Meydanı’nın daha düzenli kullanılması gerektiğini ifade ederek, Ramazan etkinliklerinin Beyazıt Meydanı’nda düzenleneceğini söyledi. Topbaş gazetecilerin, “Kitap fuarının Beyazıt Meydanı’na alınması Sahaflar Çarşısı’ndaki esnafın tepkisine neden oldu. Zor durumda olduklarını söyleyen esnaf, kitap fuarının işlerini iyice durduracağından şikayet ediyor” sorusu üzerine şunları söyledi: “Bu etkinlik alanı buraya binlerce insanı getirecek. Yüzbinler ile ifade edeceğimiz insanın buraya gelişi, oradan geçişi ve orada farklı şeyleri görmesi ve ulaşması açısından önem taşıyor. Etkinlikler, Sahaflar Çarşısı’nı bilmeyenlere bile öğretmiş olacak.” 
İstanbul 2010 AKB Yürütme Kurulu Başkanı Şekip Avdagiç ise, “Etkinliklerin merkezi Beyazıt Meydanı olacak ancak Ramazan, konserlerden sergilere, sohbet ve konferanslardan sahne gösterilerine varıncaya kadar geniş bir yelpazede İstanbullularla buluşacak.” diye konuştu.

Her Ramazan ayının ilk gününde, neden ORUÇ BABA'da iftar açılıyor? Oruç Baba kimdir?

Oruc Baba

Oruc Baba was a prominent Muslim of the Mediaavel Ottoman Empire. He lived in İstanbul. He fasted on a daily basis, although it is enough to be fasting for one month, during Ramadan Oruc Baba is a Turkish name, which comes from oruc, which means "fasting" and baba which means "father".
Oruc Baba was an extraordinary Muslim with a deep knowledge of Islam and thus he had no interest in money and was very poor. It is not certain, but it is believed that the poverty of Oruc Baba was so grave that for his iftar (the meal in the evening after fasting during the day) he ate only a piece of bread with vinegar on it. Nowadays some hundreds of people gather near the holy grave of Oruc Baba in Istanbul and eat their evening meal in Ramadan with just a piece of bread and vinegar. They believe Oruc Baba will help them in the future.

Ramazan ayının ilk iftarını Oruç Baba Türbesinde açmakla dileklerin gerçekleşeceğine inanılıyor.

Oruç Baba olarak anılan kişinin, eski zamanlarda yine aynı semtte yaşadığı, çok fakir olduğu halde orucunu tutup, iftarını da bir parça kuru ekmek ve sirkeyle açtığı rivayet ediliyor.
Bir başka inanışa göre de Oruç Baba'nın 1453 yılında İstanbul kuşatmasında savaşan bir asker olduğu söyleniyor. Askerlere su ve yemek tedarik etmekle görevli olan Oruç Baba'nın, su kıtlığında bile askerlere su dağıtmayı sürdürdüğüne, “baba” lakabının da buradan geldiğine inanılıyor.

TÜRBELER VE KLİSELER, Eş, Aş, İş ve şifa arayanların umut kapıları

     Halk tarafından en çok ziyaret edilen türbe, Eyüp Sultan Türbesi'dir. Eyüp Sultan'ın, Türk toplumu üzerinde her zaman büyük bir yeri ve önemi oldu. İstanbul'un en gözde ziyaret yeri Eyüp Sultan Türbesi, özellikle cuma, kandil ve bayram günleri ziyaretçilerle dolup taşıyor. İş, Eş, Aş isteyenler, yeni evlenenler, sünnet olanlar ve çeşitli dilekleri olanlar türbenin önünde dua edip, çevresini üç defa dolaşıyorlar. Eyüp Sultan'da dilek tutanlar, çeşitli adaklar adıyorlar (yiyecek dağıtmak, kurban kesmek vs.) ve dilekleri gerçekleşenler bu adakları fakir insanlara dağıtıyorlar.  Ziyaretçi sayısı Ramazan ayında doruk noktasına çıkan Eyüp Sultan Türbesi, İslam aleminin olduğu gibi, turistlerin de ilgisini çekiyor. 
 HACI BAYRAM VELİ TÜRBESiAnkara'nın eski yerleşim alanı olan Ulus'taki Hacı Bayram Camii'nin güney duvarına bitişik türbesini ziyaret eden kadınlar, özellikle cuma günleri minarenin kapısının kilidini, ev istiyorlarsa ev anahtarı, araba istiyorlarsa araba anahtarı ile kurcalayarak, dileklerinin gerçekleşeceğine inanıyorlar. 


GÜLBABA TÜRBESİ, özellikle yolculuk öncesinde ziyaret ediliyor.
Hacı Bayram Veli Caddesine yakın olan Türbe, Bentderesi'ne inerken yolu ayıran refüj üzerinde bulunan Gülbaba Türbesi, özellikle yolcular için uğurlu sayılıyor. 



KARYAĞDI TÜRBESİ, Ankara'daki Şeyh İzzettin ve Karyağdı Türbesi'nin, kızların kısmetini açtığına inanılıyor. Duvarda bulunan Karyağdı Türbesi Kitabesi'ni okuyan kadınlar, kağıda yazdıkları kitabeyi yedi kişiye okuturlarsa, dileklerinin kabul olacağına inanıyor. Dilekleri kabul olanlar da daha sonra türbeye gelerek şeker dağıtıyor. Üç cuma günü türbeye gelerek şeker alanların da dileğinin kabul olacağına inanılıyor. 
SURP HREŞDAGABET KİLİSESİ
Balat'ta bulunan ve eski bir Ortodoks kilisesinin yerinde 1833 yılında yaptırılan Hreşdagabet Kilisesi,
Mikail ve Cebrail'e, yani baş meleklere adanmış bir kilise. Kilisenin mucizeleri olduğuna ve hastaların burada şifa bulduğuna inanılıyor. Yürüyemeyen, konuşamayan hastalar bu kiliseyi ziyaret ederek, şifa arıyorlar. Kilisede yılın belirli günlerinde kurban kesiliyor (koyun horoz gibi) ve bu etler her dinden yoksul insanlara dağıtılıyor. Her gün açık olan kilisede, sadece 14 Eylül'de ayin yapılıyor. Ziyaretçiler bu ayin gecesinde kilisede sabahlayarak, iyileşeceklerine inanıyorlar. 

Ve, 
Niğde'de bulunan SÜRMELİ DEDE TÜRBESİ, , dilsizlerin ve sütü az olan kadınların sütlerinin artması için umut kapısı.
Afyon'daki KARACA AHMET TÜRBESİ ile Ankara'da BAĞLUM EVLİYALARI, psikolojik rahatsızlıkları olanlar tarafından ziyaret ediliyor. 
Konya'da SADRETTİN KONEVİ TÜRBESİ'nin çıban gibi yaraları iyileştirdiğine inanılıyor. 
Kırıkkale, Keskin ilçesinde HAYDAR SULTAN TEKKESİ, Ruh ve sinir hastalıklarını gidermek için ziyaret ediliyor. 
Beyşehir'de bulunan BEKTEMİR TÜRBESİKazadan-beladan korunmak için.. 
Niğde'de İBNÎ DAİ DEDE TÜRBESİ,  hamile kadınların kolay doğum yapabilmesi için ziyaret ediliyor. 


ZUHURATBABA TÜRBESİ: Üzerlerindeki uğursuzluktan kurtulmak isteyenlerden, kaderi veya rızkı bağlanmış insanlara, ev ve araba isteyenlerden çocuğu olmayanlara kadar, çaresiz kaldıklarında türbelerde çare arayanlar Zuhurutbaba'da buluşuyor. İstekler farklı olsa da, zengini, fakiri, cahili, okumuşu aynı noktada buluşuyor. Bir ermişin veya evliyanın türbesinde el açıp dua ediliyor, bazen ölenin ruhu için bazen isteklerinin gerçekleşmesi için. Bakırköy'de bulunan Zuhuratbaba Türbesi, her gün yüzlerce kişi tarafından ziyaret ediliyor. 
İMAM EFENDİ TÜRBESİ  Elazığ'da bulunuyor. Yine işsizlere iyi geldiği söyleniyor.
İşsizlik sorunu, son nokta olarak insanları türbelere de gönderiyor. Harput'ta bulunan ve halk arasında İmam Efendi olarak bilinen HAFIZ OSMAN BEDRETTİN HAZRETLERİ TÜRBESİ'ne insanlar akın ediyor. İnsanlar türbede dua ederek, işten eşe her isteklerini dile getiriyorlar. Türbeyi ziyaret edenler arasında, oğluna iş bulabilmek için siyasilerden umudunu kesen babadan, kasetinin tutmasını isteyen sanatçılara kadar, kimi arasanız var. 
AFŞİN DEDEBABA TÜRBESİ 
Kahramanmaraş'ın Afşin İlçesinin merkezinde bulunan ve zamanla türbe haline getirilen Dedebaba Türbesi, felçli ve saralı hastaların şifa aradığı yer haline gelmiş durumda. Dedebaba türbesine Kahramanmaraş ve çevre illerin yanı sıra İstanbul, Ankara, gibi çeşitli metropollerden ziyaretçiler geliyor. 

Kayseri'de Seyit Halil Kemalettin, Konya'da Sadrettin Konevi türbeleri de felç rahatsızlığı olanların şifa aradığı merkezler. 
AYA YORGİ KİLİSESİ
Büyükada'nın en yüksek noktası olan Yüce Tepe'de yer alan ve 6'ncı yüzyılda, Bizans döneminde yapıldığı bilinen Aya Yorgi Kilisesi, her yıl 23 Nisan ve 23 Eylül'de yapılan ayinlerle halka açılıyor. İstanbul'da yaşayan Hristiyanlar'la birlikte yurtdışından gelenler, ayine katılarak dua ediyorlar. Aya Yorgi Kilisesi'nde sinir hastaları ve felçli insanların şifa bulduğuna inanılıyor. Hristiyanlar arasında kilisenin bulunduğu tepeye çıkan yokuşun, kimseyle konuşmadan çıplak ayakla çıkılması halinde, dileklerin tuttuğuna inanılıyor. Anadolu'da sembollerle ifade edilen inanç yöntemleri burada da görülüyor. Aya Yorgi Kilisesi'ne çıkanların yokuşu çıkarken bir makara ipliği açmalarının kısmet açtığına inanılıyor ve türbelerde de olduğu gibi etraftaki ağaçlara mendil bağlanıyor .

(Sabah Gazetesi Haberinden alıntı)

AKP'nin en çok istediği değişikliklerden biri..

Anayasa Mahkemesi'nin üye sayısı 11’den 17'ye çıkarılıyor. Üyelerinin 3'ünü TBMM, 14'ünü ise Cumhurbaşkanı seçecek. 

Burda hedef,  İKTİDARA BAĞIMLI ANAYASA MAHKEMESİ OLUŞTURMAK.

 


Anaysa değişikliği kabul edilirse, “Darbeciler Yargılanacak” Mı Dersiniz!?


12 Eylül 2010’da 12 Eylül 1980 darbesinin 30. yılı doluyor!

Yani, “Türk Ceza Kanunu’nun 66. maddesine göre, zaman aşımına uğrayacak!”

Geçici 15. madde, Anayasa değişikliği ile ortadan kalksa bile, darbeciler yargılanamayacak!

Hoş, yargılasanız ne olacak?
Kültür ve Turizm Bakanı Günay açıkladı; “Kenan Evren, yaşlılık raporu alır, gene yargıdan kurtarır!”
Oysa; Anayasa değişiklikleri Meclis’te tartışılırken hem CHP, hem MHP, “Darbelerin, insanlığa karşı işlenmiş suç kapsamına alınması” ve bu suretle zamanaşımına sığınılmasının önlenmesi için iki ayrı önerge verdiler!
Bu önergeler AKP oylarıyla reddedildi!
Yani, AKP’nin amacı darbecileri yargılamak, “12 Eylül’le hesaplaşmak” değil!
Yargı’yı siyasal iktidarın mutlak güdümüne sokmak ve yargısız bir siyasal iktidarı sürdürmek!
İşte, bu ülkenin “özgür bireyleri” bu gerçeği görmeli ve gözyaşlarının selinde boğulmamalıdır!
Siyaset, açık-şeffaf ve dürüst koşullarda yapılıyorsa saygındır.
Halkı aldatan siyaset, ne demokratiktir ne de hukukidir!
Bu ülkenin yurttaşları artık uyanmalıdır!

Anayasa değişikliğinin bu maddesine 350.000 kişi ''Evet'' diyecektir.

Eğer bir kişi, 100 bin liranın üzerinde vergisini ödemiyorsa vergi dairesi bunu Emniyet'e bildiriyor. Emniyet'e yapılan bildirimde borçlunun adı soyadı, TC kimlik numarası, doğum yeri ve tarihi, nüfusa kayıtlı olduğu yer, borcun tutarı, yılı, türü ve vadesi gibi bilgiler yer alıyor. Emniyet de kişinin pasaportu üzerinden çıkış yasağını uyguluyor. Vergi daireleri ayrıca yurtdışı yasağı konulan kişilere de durumu bir yazıyla bildiriyor. Yani vergi borcunu ödemeyen kişiler borçlarına karşılık teminat göstermemişse, ihtiyati haciz uygulanmamışsa yurtdışına çıkamıyordu. Anayasa paketinde yer alan değişikliğin ardından, bu kişiler teminat göstermeden rahatlıkla yurtdışına çıkabilecekler.
Yurtdışı çıkış yasağı bazı hallerde inisiyatife bağlı olarak da kaldırılabiliyor. Örneğin kişinin hasta olması halinde iş bağlantısı ya da benzeri zaruri hallerde vergi dairelerine müracaat ederek çıkış yasağının kaldırılması talep edilebiliyor. Vergi dairesi borçluların karşılaştıkları olumsuz sonuçların önlenmesini uygun bulursa yurtdışı çıkış yasağı kaldırılıyor.

Yeter artık! Ya suçumu söyleyin..ya da bırakın beni! dedi, ortalık karıştı.

Tuncay Özkan açlık grevine başladı 
Duruşmada söz alan Tuncay Özkan, “İnsanları mezbahaya gelmiş danalar, kuzular gibi tutmuşsunuz burada. Arkamda ordu yok diye beni burada tutuyorsunuz. Benim suçum ne? Yeter artık. Ya bana suçumu söyleyin ya da bu yargılamayı bırakın. Ben kurbanlık koyun değilim. Bu bize yapılan zulümdür" dedi.
Balyoz sanıkları örneğini de veren Özkan, “Onların yargıçları yargıç değil mi, böyle tutuklama olur mu diye karar veriyor" diye bağırarak tepki gösterdi.
Özkan açlık grevinde
Adalet istediğini belirten Tuncay Özkan, "Benim suçum nedir, delil gösterin. Ben kurbanlık koyun değilim. Gerekirse ölüm orucuna giderim" diyen Özkan'ı Mahkeme Başkanı Köksal Şengün sakin olması konusuna uyardı.
Özkan cuma gününe kadar açlık grevine gireceğini, gerekirse ölüm orucu tutacağını söyledi.
Ancak, Özkan bağırarak devam edince Şengün'ün talimatıyla jandarmalar tarafından salondan çıkarıldı. Özkan’ın, dışarı çıkarıldığı sırada “Bağırırım. Adalet istiyorum" diye bağırmaya devam ettiği görüldü.
İkinci “Ergenekon" Davasının 71. duruşmasına verilen aranın ardından tekrar başlandı. Mahkeme Başkanı Köksal Şengün Tuncay Özkan’ın duruşmada yaptığı hareketlerden dolayı 5 oturumdan men edildiğini ifade etti.
Tuncay Özkan’ın avukatı Celal Ülgen ise, cezanın kaldırılmasını talep etti.

FAZIL SAY, FENERBAHÇE İÇİN NE DEMİŞTİ?

F.BAHÇELİ olduğu bilinen virtüöz Fazıl Say, Young Boys’a elenmenin ardından twitter’a ağır cümleler yazmıştı:


“BİR haftadır kendimi tutuyorum ama 37 yıldır F.Bahçeliyim. 3 bin nüfuslu İsviçre köy takımına elenme yavşaklığından utanıyorum” ifadelerini kullanınca ortalık karıştı..

Ercan Saatçi'den yanıt geldi: Bence Fazıl artık bu yavşaklıkları bıraksın!



İşte Saatçi’nin cümleleri:

“DEMOKRASİ her bireyin özgürlüğünü yaşaması olduğu kadar, başkalarının özgürlüğünü engellemekten de kaçınmasıdır.. Tamam Fazıl dünya çapında virtüöz.. Ama müzik dışındaki her konuda konuşmaya başladı. Arabeskçilere yavşak demesi de garabetti ama iş F.Bahçe’ye gelince duvara tosladı.. Çünkü kendisinin 37 yılda öğrenemediği üzere F.Bahçe farklı bir cumhuriyettir.. Bu kulübü yavşak diye nitelendirmek de zavallılıktır.. F.Bahçeli geçinen Fazıl, 100. yılda bu kulübe para karşılığı senfoni yazdığını unutmuş galiba. Tuttuğu takımdan 10 binlerce dolar istediğini de.. F.Bahçe onun takımı değil, müşterisi.. Günlük terminolojisinde yavşaktan başka bir lafın olmadığını düşünüyorum. Bence Fazıl artık bu yavşaklıkları bıraksın!

..VE SEDA SAYAN YİNE EVLENDİ....ETTİ 7

Seda Sayan 4 aydır aşk yaşadığı tekstilci sevgisiliyle Las Vegas'ta evlendi.

Seda Sayan, yedinci kez nikâh masasına oturdu. Sayan, dört aydır aşk yaşadığı tekstilci Atilla Altay’la İstanbul’da imam nikâhı kıydıktan sonra önceki gün Amerika’nın kumarhaneler şehri Las Vegas'ta evlendi.